İstanbul’un tarihi, son yapılan Yenikapı kazılarında bulunan liman kalıntıları doğrultusunda 8500 yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Küçükçekmece Gölü kenarındaki Yarımburgaz Mağarasında yapılan kazılarda, insan kültürüne ait ilk izler tespit edilmiştir. Bu dönemde göl çevresinde Neolitik ve Kalkolitik insanların yaşadığı sanılmaktadır. Dudullu yakınlarında Alt Paleolitik Çağ’a, Ağaçlı yakınlarında ise Orta ve Üst Paleolitik Çağ’a özgü aletlere rastlanmıştır.
Kuruluş Dönemi ve Byzantion
İstanbul’un kentsel tarihi yaklaşık 3000 yıl öncesine dayanır. MÖ 685’te Megara’dan gelen Yunanlar, bugünkü Sarayburnu’nda bir koloni kurdu ve MÖ 667’de Kral Byzas tarafından Byzantion adlı şehir kuruldu. Kent, Roma İmparatorluğu döneminde Septimius Severus tarafından kısa bir süre için Augusta Antonina olarak adlandırılmıştır. 324 yılında İmparator I. Konstantin, Byzantion’u Roma İmparatorluğu’nun yeni başkenti olarak ilan etmiş ve kentin adı Nova Roma olarak değiştirilmiştir. Konstantin’in ölümünden sonra ise Konstantinopolis olarak anılmaya başlanmıştır.
Bizans İmparatorluğu Dönemi
324-1453 yılları arasında Bizans İmparatorluğu’nun başkenti olan Konstantinopolis, Roma’nın doğusunun yönetim merkezi olarak büyük bir gelişim göstermiştir. 100.000 kişilik bir hipodrom (bugünkü Sultanahmet Meydanı) ve su tesisleri inşa edilmiştir. Konstantin, Roma İmparatorluğu’nun dinini Hristiyanlık olarak değiştirmiş ve Bizans İmparatorluğu’nun temellerini atmıştır. Şehir, 476’da Batı Roma’nın yıkılmasından sonra Batı Roma’dan göç eden Romalıların merkezi olmuştur. 1204’teki Dördüncü Haçlı Seferi sırasında Haçlılar tarafından ele geçirilen ve yağmalanan şehir, 1261’de VIII. Mihail tarafından geri alınmıştır. Bizans, Osmanlı İmparatorluğu tarafından 29 Mayıs 1453’te fethedilmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu Dönemi
1453-1923 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olan İstanbul, II. Mehmed’in fethiyle Osmanlı’nın 4. ve son başkenti olmuştur. Osmanlı döneminde Topkapı Sarayı ve Kapalıçarşı kurulmuş, birçok okul ve hamam inşa edilmiştir. Şehir, Yahudilerin, Hristiyanların ve Müslümanların bir arada yaşadığı kozmopolit bir toplum olmuştur. 1509’da gerçekleşen büyük İstanbul depremi (“Küçük Kıyamet”) sonrasında II. Beyazıd tarafından yeniden inşa edilmiştir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan’ın camileri ve diğer yapıları şehre önemli katkılar sağlamıştır. 1718’de başlayan Lale Devri’nde itfaiye teşkilatı kurulmuş, ilk matbaa açılmış ve fabrikalar kurulmuştur. Tanzimat Fermanı ile batılılaşma süreci hızlanmış ve modernleşme faaliyetleri yoğunlaşmıştır. 13 Kasım 1918’de I. Dünya Savaşı’nın sonunda İtilaf Devletleri tarafından işgal edilen İstanbul, 13 Ekim 1923’te başkentlik unvanını Ankara’ya devretmiştir.
Cumhuriyet Dönemi
Cumhuriyet’in ilanından sonra 1923-1950 yılları arasında İstanbul’da önemli fiziksel atılımlar gerçekleştirilmiştir. 1950’lerde Balkanlar’dan göç alan şehir, hızlı şehirleşme sürecine girmiştir. 1960’larda apartmanlaşma başlamış ve 1970’lerde hızlı nüfus artışıyla konut ve ulaşım sorunları önem kazanmıştır. 1973’te Boğaziçi Köprüsü’nün açılmasıyla ulaşımda önemli bir adım atılmıştır. İstanbul, 1984 yılında çıkarılan 2972 sayılı kanunla büyükşehir unvanı kazanmış ve 2004 yılında çıkarılan 5216 sayılı kanunla büyükşehir belediyesinin sınırları il mülki sınırları olmuştur.
İstanbul, tarih boyunca farklı uygarlık ve kültürlere ev sahipliği yapmış, kozmopolit yapısını korumuş ve tarihsel süreçte eşsiz bir mozaik hâlini almıştır. Dünyanın ender yerleşim yerlerinden biri olarak geçmişten günümüze bir dünya başkenti olmayı başarmıştır.