Şanlıurfa, son yıllarda yapılan arkeolojik kazılar ve keşiflerle insanlık tarihine dair önemli bilgiler sunmaktadır. Şehirde ortaya çıkarılan buluntular, bölgenin tarih öncesi dönemlere kadar uzandığını göstermektedir.
Urfa Adamı ve İlk Yerleşim İzleri
1993 yılında şehir merkezinin altında, bugünkü Balıklıgöl’ün kuzeyinde yapılan bir keşif sonucu, “Urfa Adamı” olarak adlandırılan tarih öncesi bir heykel bulunmuştur. Bu buluntu, Urfa şehir merkezinde insan yerleşiminin tarihinin M.Ö. 9500’e, Neolitik Dönem’e kadar uzandığını göstermektedir.
Göbeklitepe: Dünyanın En Eski Tapınağı
1997 yılında Şanlıurfa il merkezinin yaklaşık 22 km kuzeydoğusunda, Örencik köyü yakınlarında Göbeklitepe Höyüğü’nde yapılan kazılarda, insanlığın en eski tapınaklarından biri ortaya çıkarılmıştır. Burada yüksek boyda karşılıklı olarak yerleştirilmiş dikilitaşlar üzerinde insan, el ve kol figürleri, çeşitli hayvan ve soyut semboller kabartılarak veya oyularak betimlenmiştir. Bu kompozisyonun bir öykü veya mesaj ifade ettiği düşünülmektedir. Göbeklitepe, tarım ve hayvancılığa yakın son avcı grupları tarafından inşa edilen bir kült merkezi olarak tanımlanmaktadır. Bölgenin en erken kullanımının Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’ın A evresine (M.Ö. 9600-7300), yani günümüzden en azından 11.600 yıl öncesine dayandığı tahmin edilmektedir. Göbeklitepe’nin M.Ö. 8000 dolaylarına kadar kült merkezi olarak kullanıldığı, bu tarihlerden sonra ise terk edildiği anlaşılmaktadır.
Harran Antik Kenti
Bugün Şanlıurfa’nın bir ilçesi olan ve şehir merkezinin 45 km güneydoğusunda yer alan Harran, ilk kez M.Ö. 2. binyılın başlarına ait çivi yazılı tabletlerde anılmaktadır. Harran, Mezopotamya pagan inanışının en önemli merkezlerinden biri olup, burada ay tanrısı Sin ve güneş tanrısı Şamaş’ın mabedleri bulunuyordu. M.Ö. 857’de Asur İmparatorluğu’na bağlanan Harran, M.Ö. 612’de Medler ve Keldânîler’in işbirliğiyle Asur İmparatorluğu’nun başkenti Ninova’nın ele geçirilmesinden sonra, son Asur kralı II. Asur-Uballit’in sığındığı yer olmuştur.
Yahudi ve Pers Dönemleri
M.Ö. 722 yılında Asur Kralı II. Sargon’un, İsrail devletini istila ederek Yahudileri Mezopotamya’ya ve Harran’a sürmesiyle bölge ilk kez bir Yahudi topluluğuyla tanışmıştır. M.Ö. 539’da Perslerin, Keldânîlerin hakimiyetine son vererek Babil İmparatorluğu’nu ortadan kaldırmasıyla Harran Perslerin eline geçmiştir. Pers Kralı I. Darius, Yahudilerin sürgününe son vererek ülkelerine dönmelerine izin vermiştir. Ancak Yahudilerin bir kısmı Mezopotamya ve Harran’da kalmaya devam etmiştir. Bu dönemde Harran’da güçlü bir Yahudi kolonisi vardı.
Helenistik ve Roma Dönemi
Büyük İskender’in M.Ö. 331’de Pers İmparatorluğu’na son vermesinden sonra Harran, Yunan hakimiyeti altına girmiş ve önemli bir Yunan kolonisi haline gelmiştir. Helenistik dönem ve Roma döneminde, Harran’ın kuzeyinde yer alan Edessa (Urfa) şehri kurulmuştur. Edessa, Osroene Krallığı’nın başkenti olarak MS 244 yılına kadar hüküm sürmüştür.
Abgar Krallığı ve Hristiyanlık
Tarihi kayıtlara göre, Kral V. Abgar Ukkama, Hristiyanlığı kabul eden ilk krallardan biridir. Urfa, Hristiyanlık için önemli bir merkez haline gelmiştir. 2016 yılında Şanlıurfa’nın Balıklıgöl yerleşkesi civarında yapılan kazılarda, Abgar Krallığı dönemine ait Süryanice yazıtlar ve mozaikler bulunmuştur.
Sonuç
Şanlıurfa, zengin tarihi ve arkeolojik buluntularıyla insanlık tarihinin erken dönemlerine ışık tutmaktadır. Göbeklitepe ve Harran gibi önemli merkezler, bölgenin tarihsel ve kültürel önemini vurgulayan önemli yerleşim alanlarıdır.