Adıyaman, Anadolu’nun en eski yerleşim bölgelerinden biridir. Tarihî derinliği, Paleolitik döneme kadar uzanan zengin arkeolojik kalıntılarıyla bilinir. Adıyaman’ın tarihi zenginliği, Palanlı Mağarası’ndaki buluntulardan, Samsat-Şehremuz Tepe’deki tarihî izlere kadar uzanır.
Samsat-Şehremuz Tepe’deki buluntular, M.Ö. 7000’e kadar uzanan bir tarihi dönemi yansıtır. Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik ve Tunç Çağı gibi dönemler, bu bölgede yoğun bir şekilde yaşanmıştır. Bu dönemde, bölge Hititler ve Mitanniler arasında geçmişte el değiştirmiştir. Hititlerin çöküşüyle birlikte, Geç Hitit şehir devletlerinden biri olan Kummuh Devleti’nin varlığı söz konusu olmuştur.
M.Ü. 900-700 yılları arasında Asur etkisine giren yöre, Perslerin ardından Makedonya Kralı Büyük İskender’in egemenliğine girmiştir. Mithradetes I’in M.Ö. 69’da Kommagene Krallığı’nı kurmasıyla yöre bağımsızlığını ilan etmiştir. Kommagene Krallığı’nın varlığı, MS 72’ye kadar devam etmiş, ardından Roma İmparatorluğu’nun yönetimine geçmiştir.
Adıyaman, Roma döneminin ardından Bizans, Emevi, Abbasi, Anadolu Selçukluları ve Memlükler gibi birçok medeniyetin hakimiyeti altına girmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun 1516’daki Iran seferi sırasında ise Osmanlı topraklarına katılmıştır. Modern dönemde ise 1954 yılında Malatya’dan ayrılarak müstakil bir il haline gelmiştir.
Adıyaman, köklü tarihi geçmişiyle Anadolu’nun önemli şehirlerinden biridir. Tarihin derin izlerini taşıyan bu il, arkeolojik ve kültürel zenginlikleriyle ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunar.