Mardin ve çevresi, tarih öncesi çağlardan beri insan yerleşimine sahne olmuştur. Bölgede yapılan arkeolojik kazılar, Mardin’in tarihinin Neolitik döneme kadar uzandığını göstermektedir. Bu dönemde insanlar tarım ve hayvancılıkla uğraşmış, yerleşik hayata geçmişlerdir.
Sümerler ve Akadlar Dönemi
Mardin, Mezopotamya’ya olan yakınlığı nedeniyle Sümerler ve Akadlar gibi erken dönem uygarlıklarının etkisi altında kalmıştır. Bu dönemde bölgede tarım, ticaret ve şehirleşme hızla gelişmiştir.
Asur ve Babil Dönemi
Asur ve Babil imparatorluklarının genişlemesiyle birlikte Mardin, bu büyük uygarlıkların yönetimi altına girmiştir. Asur dönemi, bölgenin askeri ve ticari olarak önemli bir merkez haline gelmesine katkıda bulunmuştur.
Persler Dönemi
MÖ 6. yüzyılda Pers İmparatorluğu’nun genişlemesiyle birlikte, Mardin Perslerin kontrolüne geçmiştir. Bu dönemde bölge, Pers İmparatorluğu’nun önemli bir eyaleti olarak yönetilmiştir.
Helenistik Dönem
Büyük İskender’in Pers İmparatorluğu’nu yenmesinin ardından Mardin, Helenistik döneme girmiştir. İskender’in generalleri arasında bölüşülen topraklar arasında Mardin de yer almış ve Seleukos İmparatorluğu’nun bir parçası olmuştur.
Roma ve Bizans Dönemi
Roma İmparatorluğu’nun genişlemesiyle birlikte, Mardin Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırında önemli bir garnizon şehri haline gelmiştir. Roma İmparatorluğu’nun bölünmesiyle birlikte, Mardin Bizans İmparatorluğu’nun yönetimine geçmiştir. Bizans dönemi, bölgede Hristiyanlığın yayılması ve birçok manastır ile kilisenin inşa edilmesiyle karakterizedir.
Arap-İslam Dönemi
- yüzyılda, İslam ordularının bölgeyi fethetmesiyle birlikte Mardin, İslam dünyasının bir parçası haline gelmiştir. Halife Ömer döneminde (634-644) bölge İslam topraklarına katılmış ve bu dönemde önemli bir kültürel ve ticari merkez olmuştur.
Artuklu Beyliği
Mardin, 11. yüzyılda Selçuklu Devleti’nin bir parçası haline gelmiş, ardından Artuklu Beyliği’nin başkenti olmuştur. Artuklu Beyliği dönemi, Mardin’in mimari ve kültürel açıdan altın çağıdır. Bu dönemde Ulu Cami, Zinciriye Medresesi ve Kasımiye Medresesi gibi birçok önemli yapı inşa edilmiştir.
Osmanlı Dönemi
1517 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sırasında Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarına katılan Mardin, Osmanlı döneminde de önemli bir ticaret ve kültür merkezi olmuştur. Osmanlı döneminde, Mardin’in çok kültürlü ve çok dinli yapısı korunmuş, şehirde Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler bir arada yaşamıştır.
Cumhuriyet Dönemi
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte Mardin, modern Türkiye’nin bir ili haline gelmiştir. Cumhuriyet dönemi boyunca Mardin, tarihi ve kültürel zenginliklerini koruyarak gelişmeye devam etmiştir.
Mardin’in Antik Yerleşim Yerleri
- Dara Antik Kenti: Mardin’in 30 kilometre güneydoğusunda bulunan Dara, antik Mezopotamya’nın önemli şehirlerinden biridir. Roma İmparatorluğu döneminde askeri bir garnizon olarak kurulmuş olan Dara, zengin su kaynakları ve surları ile tanınmaktadır.
- Midyat: Tarihi Mardin evleri, kiliseleri ve manastırları ile ünlü olan Midyat, Süryani kültürünün önemli merkezlerinden biridir. Mor Gabriel Manastırı ve Mor Barsavmo Kilisesi gibi yapılar, Midyat’ın tarihi ve dini önemini göstermektedir.
- Savur: Mardin’in güneydoğusunda yer alan Savur, tarihi taş evleri ve dar sokakları ile dikkat çeker. Savur Kalesi ve tarihi evleri, ilçenin turistik cazibe merkezlerindendir.
- Zinciriye Medresesi: Mardin şehir merkezinde bulunan bu medrese, Artuklu mimarisinin önemli örneklerinden biridir. Medrese, 14. yüzyılda inşa edilmiştir ve günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.
- Kasımiye Medresesi: 15. yüzyılda inşa edilen bu medrese, Mardin’in en büyük ve en önemli medreselerinden biridir. Mardin şehir merkezinde bulunan medrese, mimarisi ve süslemeleri ile dikkat çekmektedir.
Mardin, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, zengin kültürel ve tarihi mirasıyla dikkat çeken bir şehirdir. Bu zenginlik, şehrin her köşesinde hissedilebilir ve arkeolojik alanlarda yapılan kazılar, Mardin’in binlerce yıllık geçmişini gözler önüne sermektedir.