Kaplıca, diğer adıyla ılıca, maden sularından yararlanmak amacıyla kaynarcaların çevresinde kurulan tesislere verilen genel isimdir. Araştırmalar, çeşitli hastalıkların tedavisinde yardımcı olan mineral iyonlarıyla yüklü maden sularının şifa verici etkilerini ortaya koymuştur. Bu suların oluşumuna ilişkin farklı görüşler mevcuttur. Bir teori, yüzey sularının çatlaklardan derinlere sızarak mineralleri çözündürdüğü ve sıcak katmanlara ulaştığında buharlaşıp yoğunlaşarak tekrar yeryüzüne çıktığı şeklindedir. Diğer bir teori ise, magmaya yakın katmanlardaki suların bazı mineralleri çözüp, buharlaşarak tektonik olaylarla yeryüzüne çıktığını öne sürer.

Kaplıca Sularının Özellikleri

Maden suları, fiziksel olarak sıcaklıklarına göre; çok sıcak, sıcak ve soğuk sular olarak sınıflandırılır. Kimyasal özelliklerine göre ise bikarbonatlı, sülfatlı, tuzlu, kükürtlü, karbon dioksitli, demirli, arsenikli, iyotlu, karışık ve radyoaktif olarak ayrılırlar.

Kaplıca, kaplı ılıca anlamına gelir ve hamam, havuz, klinik, otel gibi tedavi ve konaklama tesislerini içeren komplekslerdir. Kaplıca tedavisinde banyo ve içme kürleriyle şifalı sulardan yararlanılır. Üç haftayı bulan banyo kürleri ve hekim denetiminde fizik tedavi yapılan hidroterapi aygıtlarıyla donatılmış kaplıcalarda geniş tesisler bulunur. Kaplıcalar, sağlık ve turizm açısından büyük önem taşır. Anadolu’daki birçok kaplıcanın Yunan ve Roma dönemlerinden beri işletildiği bilinmektedir.

Kaplıca Tedavisi Nedir?

Kaplıca tedavisi, sıcak ve madensel yeraltı sularının tedavi edici etkilerinden banyo veya kısmi banyo şeklinde yararlanmayı ifade eder. Bu tedavi yöntemi, vücut direncini artırmak, genel durumu düzeltmek, hastanın şikayetlerini azaltmak ve kalıcı hasarları önlemek amacıyla kullanılır.

Madensel Sular Nasıl Oluşur?

Madensel sular, yeraltına sızan yüzey sularının ve/veya derinlerde oluşan suların yeryüzüne çıkması ile oluşur. Bu sular, yollarındaki mineralleri, tuzları, gazları ve radyoaktif maddeleri çözerek bünyelerine katar ve bazen de ısınarak yeryüzüne çıkar.

Kaplıca Tedavisinin Etkili Faktörleri

Kaplıca tedavisinin etkinliği, suyun sıcaklığı, içerdiği kimyasal maddeler, kaynak bölgesinde bulunan mikroskobik organizmalar, havadaki nem oranı, havanın sıcaklığı, atmosfer basıncı ve rüzgar gibi faktörlere bağlıdır.

Kas-İskelet Sistemi Hastalıklarında Kaplıcanın Yeri

Kas-iskelet sistemi hastalıklarında kaplıca tedavisi, istirahat, ilaç tedavisi, fizik tedavi, egzersiz, rehabilitasyon ve cerrahi tedavi gibi yöntemlerle kombine edilerek doktor kontrolünde uygulanır. Bu tedavi yöntemleri, kireçlenmeler, iltihabi romatizmalar, yumuşak doku romatizmaları, mekanik bel ve boyun problemleri, çalışma şartlarına bağlı ağrılı tablolar, ortopedik problemler, spor yaralanmaları, kas hastalıkları ve nörolojik hasarlanmalara bağlı problemlerde büyük yararlar sağlayabilir.

Kaplıcanın Etkileri Nasıl Oluşur?

Kaplıca tedavisinin etkileri kesin olarak bilinmemekle birlikte, iki ana mekanizma ile açıklanır:

  1. Biyokimyasal-Spesifik Etki: Su içinde bulunan erimiş mineral ve gazların deri yoluyla emilmesi sonucu vücut metabolizmasında değişikliklere sebep olur.
  2. Termal-Nonspesifik Etki: Suyun sıcaklığı ve çevre faktörlerin etkisi ile kan dolaşımının artması, metabolizmanın hızlanması, sinir ve hormonal sistemlerin uyarılması.

Kaplıca Tedavisinin Etkileri

Hangi Hastalıklarda Kullanılır?

Kaplıca Tedavisinde Dikkat Edilecek Hususlar

Kimler Kaplıcaya Giremez?

Kaplıca Tedavisinin Uygulama Şekli

Tedavi süresi ve şekli, hastanın ve hastalığın durumuna, suyun özelliklerine göre belirlenir. Genellikle tedavi süresi 2-3 hafta olup, toplam banyo sayısı 15-20 civarındadır. Banyo kürleri günlük veya günaşırı yapılır. Banyo süresi 5-25 dakika olarak belirlenir ve süre başlangıçta az tutulup giderek artırılır. Banyo kürleri genellikle sabahları hafif bir kahvaltıdan sonra uygulanmalıdır.

Kaplıca Sularının Faydalanma Yöntemleri