Diyarbakır

Diyarbakır, Mezopotamya ile Anadolu medeniyetlerinin geçiş bölgesinde yer alır ve tarihi çok eski dönemlere dayanır. Yontma Taş ve Mezolitik devirlerde Diyarbakır ve çevresindeki mağaralarda yaşam izlerine rastlanmıştır. Örneğin, Eğil-Silvan yakınlarındaki Hassuni Mağaraları ile Dicle Nehri ve kolları üzerindeki Ergani yakınlarındaki Hilar Mağaralarında bu dönemlerden kalma kalıntılar bulunmuştur. Ayrıca, Ergani ilçesi yakınlarındaki Çayönü Tepesi’nde yapılan kazılarda, dünyanın en eski köylerinden biri ortaya çıkarılmıştır. Çayönü’nde yaşayan insanlar, zamanla göçebelikten yerleşik köy hayatına ve avcılık ile toplayıcılıktan besin üretimine geçmiştir.

Silvan şehri, Büyük Dikran tarafından kurulmuş olup, Ermenistan Krallığı’nın MÖ 70 yılında başkenti Tigranakert olduğu ileri sürülse de, bu bilgi spekülatif olarak değerlendirilir.

Şehrin merkezinde MÖ 3000 civarında Hitit ve Hurri-Mittani egemenliği yaşanmış, bu dönem MÖ 1260’a kadar sürmüştür. Ardından Asurlular, Aramiler, Urartular, İskitler, Medler, Ahamenişler, Büyük İskender’in Makedonyalıları, Selevkoslar, Partlar, Ermeniler, Roma İmparatorluğu, Sasani İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu ve İslam’ın doğuşuyla birlikte Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Büveyhiler, Mervaniler, Selçuklular, İnaloğulları, Artuklular, Eyyûbîler, Moğollar, Akkoyunlular, Safevîler ve Osmanlılar şehre hakim olmuştur.

Asurlular döneminde Diyarbakır, bölge valilik merkezi olmuştur. MS 1. ve 2. yüzyıllarda Romalılar ve Partlar arasında şehrin kontrolü için savaşlar yapılmış, Romalıların hakimiyetine geçen şehir daha sonra Bizans İmparatorluğu yönetimine geçmiştir. Halife Ömer döneminde İslam ordusu Diyarbakır’ı fethetmiş ve Halid bin Velid, şehre giren ilk Müslüman komutan olmuştur.

869-899 yılları arasında Diyarbakır ve çevresi kısa süreliğine Şeyhiler Hanedanı’nın kontrolüne girmiştir, ancak Abbasi Halifesi Mutazıd bu hakimiyete son vermiştir. Daha sonra Hamdânîler ve Büveyhiler şehre hakim olmuş, 990 yılında bölgeyi kontrol eden Kürt aşireti Mervânîler, 1085 yılına kadar hüküm sürmüştür. Selçuklu hükümdarı Alparslan, Malazgirt Savaşı’ndan bir yıl önce Diyarbakır’a gelmiş ve Mervânîler Selçuklulara destek sağlamıştır.

1095’te Amid valisi olan Sadr Bey’in ölümü sonrası kardeşi İnal, şehrin yöneticisi olmuş ve 1098’de İnaloğulları Beyliği’ni kurmuştur. 1142’den sonra Artuklu Beyliği’nin Hasankeyf hükümdarı Nureddin Muhammed’in talebi üzerine Selahaddin Eyyubi, şehri ele geçirerek Nureddin Muhammed’e bırakmış, böylece şehir Hasankeyf Artuklularının başkenti olmuştur. 1232’de Eyyûbîler, 1241’de Anadolu Selçuklu Devleti, 1257-1259 arasında Eyyûbîler, 1259’da İlhanlı Moğolları tarafından alınmış, 1302’de Mardin Artuklularına bırakılmıştır. Diyarbakır, 1394’e kadar Artuklu hakimiyetinde kalmıştır.

1394’te Timur tarafından alınan şehir, 1404’te Akkoyunlulara bırakılmıştır. Akkoyunlular döneminde bir süre başkent olan şehir, 1508’de Safevîler tarafından ele geçirilmiştir. 1515’te Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in komutanı Bıyıklı Mehmed Paşa tarafından Osmanlı egemenliğine katılmıştır.

Osmanlı döneminde Diyarbakır, önemli bir eyalet merkezi olmuş ve doğuya sefer yapan orduların üssü olarak kullanılmıştır. Cumhuriyet döneminde büyük imar, sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmeler yaşanmış, 1950’lerden sonra modern bir şehir olarak yeniden kurulmuştur. Diyarbakır, 2 Eylül 1993’te büyükşehir unvanı kazanmış ve 2012’de büyükşehir belediyesinin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir